ŞANLIURFA
GENEL
BİLGİLER
Yüzölçümü:
18.584 km²
Nüfus:
1.001.455 (1990)
İl
Trafik No: 63
Şanlıurfa, tarihi geçmişi 9 bin yıl öncesine dayanan, Hz. İbrahim'in doğduğu, Hz. Eyyüb'ün yaşadığı, Hz. İsa
tarafından kutsanan kent adeta bir müze şehir görünümündedir. Harran' ı
gezerken 4000 yıl öncesinin solunduğunu hissetmemek, Atatürk Barajının suladığı
Harran Ovası'nda ise yaratılan bolluk ve bereketi gözlemlememek mümkün
değildir.
Urfa
ilinin ilçeleri; Akçakale, Birecik, Bozova, Ceylanpınar,
Halfeti, Harran, Hilvan, Siverek, Suruç ve Viran
şehirdir.
NASIL
GİDİLİR
Karayolu:
Şanlıurfa yurdumuzun güneydoğu sınırlarında ve Arap ülkelerine geçişte yer alması ve GAP'ın merkezi oluşu nedeniyle
karayolu ulaşımda önemli rol oynamaktadır.
Havayolu:
Kentte havalimanı bulunmaktadır.
Havaalanı Tel : 247 03 43
GEZİLECEK
YERLER
Müzeler
ve Örenyerleri
Şanlıurfa
Müzesi
Şanlıurfa Müzesi'nde; Harran'daki kazı çalışmalarından elde edilen
eserlerin yanı sıra, yöredeki diğer höyüklerde ve eski iskan yerlerindeki
çalışmalar sonucu ortaya çıkarılan kültür varlıkları kronolojik sıralama ile
teşhir edilmektedir. Giriş katındaki ilk salon Asur, Babil
ve Hitit çağlarına ait eserlere ayrılmıştır.
Harran
Şanlı Urfa'nın 44 kilometre
güneydoğusundadır. Her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret
edilen tarihi Harran Kenti, kendi adıyla anılan Harran Ovası merkezinde
kurulmuştur.
Tevrat'ta Hârân olarak geçen yerin burası olduğu söylenilir.
İslam tarihçileri kentin kuruluşunu Nuh Peygamberin torunlarından Kaynana veya
İbrahim Peygamberin kardeşi Aran'a (Haran) bağlarlar.
13.yüzyıl tarihçilerinden İbn Şeddad,
Hz. İbrahim'in Filistin'e gitmeden önce bu şehirde
oturduğunu yazmaktadır. Bu nedenle Harran'a Hz.
İbrahim'in kenti de denildiğini, Harran'da İbrahim Peygamberin evinin, adını
taşıyan bir mescidin, onun otururken yaslandığı bir taşın varolduğunu
söylemektedir.
Harran tarihiyle ilgili en doğru bilgiler arkeolojik
kazılardan elde edilen buluntulara dayanmaktadır. Harran adına ilk defa, Kültepe ve Mari'de bulunan M.Ö.
II. bin başlarına ait çivi yazılı tabletlerde "Har-ra-na" veya "Ha-ra-na" şeklinde rastlanılmaktadır. Kuzey Suriye'de
bulunan Ebla tabletlerinde ise Harran'dan "Ha-ra-na" olarak
bahsedilmektedir. M.Ö. II. binin ortalarına ait Hitit Tabletlerinde,
Hitit'lerle Mitanni'ler arasında yapılan bir
anlaşmaya Harran'daki Ay Tanrısının (Sin) ve Güneş Tanrısının şahit tutulduğu
belirtilmektedir.
Harran, Kuzey Mezopotamya'dan gelerek batı ve kuzeybatıya
bağlanan önemli ticaret yollarının kesiştiği bir noktada bulunmaktadır. Bu
özelliğinden dolayı Harran, Anadolu ile sıkı ticaret ilişkileri bulunan Asurlu
tüccarların da önemli uğrak yerlerinden biri idi. Anadolu'dan Mezopotamya'ya
Mezopotamya'dan da Anadolu'ya olan ticaret binlerce yıl Harran üzerinden
yapılmıştır. Bu da burada zengin ve köklü bir kültür birikiminin oluşmasına
neden olmuştur.
Harran; Ay, Güneş ve gezegenlerin kutsal sayıldığı eski Mezopotamya
putperestliğinin (Sabiizm) önemli merkezi olması
yönüyle ünlü idi. Bu nedenledir ki Harran'da Astronomi ilmi çok ilerlemiştir.
Urfa'nın
Hıristiyanlığın en önemli merkezlerinden biri haline gelmesine karşılık, Asur, Babil ve Hitit devirlerinden beri Harran'da süre gelen Sabiizm varlığını M.S. 11. yüzyıla kadar sürdürebilmiştir.
Dünyadaki üç büyük felsefe ekolünden birisi "Harran ekolü"dür.
Bugün Cüllab ve Deysan ırmakları kurumuş olduğundan, Harran sudan ve
yeşilden mahrum bir ovanın ortasında 5000 yıllık tarihi ile ayakta durmaktadır.
Tipik evleri, höyüğü, kalesi, şehir surları ve çeşitli mimari kalıntıları,
geceleyin gök yüzünde pırıl pırıl yıldızları ile
turistlerin büyük ilgisini çekmektedir. Atatürk Barajı ve Urfa
Tünelleri vasıtasıyla Harran Ovasına akıtılacak olan Fırat Nehri, Harran'ı
tarihteki yeşil ve verimli günlerine kavuşturacaktır.
Şuayb Şehri
Şanlıurfa'dan 88 km uzaklıktaki Özkent
köyü adıyla anılan tarihi harabelerdir. Geniş bir alana yayılan ören yerinin
surlarla çevrili olduğu ve Roma devrinde inşa edildiği anlaşılmaktadır. Halk
arasında Şuayb Peygamberin bu kentte yaşadığına
inanılır. Burada Peygamber Makamı olarak ziyaret edilen bir de mağara
bulunmaktadır.
Sogmatar
Şanlıurfa'ya 73 km uzaklıktaki kent bugün Yağmurlu köyü
adıyla anılmaktadır. M.S.1 ve 2'nci yüzyıllarda Süryaniler tarafından iskan
edilmiştir. Kökü Harran Sin Kültürüne dayanan Sabiizm
ve Baş tanrı Marilaha'nın kültür merkezi olduğu
bilinen Sogmatar ören yerinin Baş tanrıya ve
gezegenlere ibadet edilen ve kurban kesilen açık hava mabedi en önemli
kalıntılarından biridir. Mabedin duvarlarında Süryanice yazılar ve gezegenleri
tasvir eden insan rölyefleri işlenmiştir. Ayrıca Kalenin batısında bulunan
tepedeki kayalara da tanrıları tasvir eden rölyefler ve Süryanice yazılar
işlenmiştir.
Nevali Çori
Nevali
Çori adıyla tanınan antik yerleşme yeri, Şanlıurfa
ili Hilvan ilçesine bağlı Kantara köyünün sınırları
içerisinde Fırat nehrinin sağ tarafında ve onun bir kolu olan Katara Deresinin
yanında yer almaktadır.
Kazane
Şanlıurfa merkeze bağlı Kazane
(Uğurcuk) yerleşim alanının tarihi MÖ 5000-3000'e dayanmaktadır. Çalışmalar
sırasında mimari buluntular, evler, sokaklar ve bu döneme ait eserler
bulunmuştur. Bu yerleşim alanında höyüğün tepesinde su deposu inşa edilmiştir.
Ayrıca Sümerce'yi Akadça'ya
çeviren bir alfabe bulunmuştur.
Balıklı
Göl
(Aynzeliha Ve Halil-Ür Rahman Gölleri ) Urfa şehir
merkezinin güneybatısında yer alan ve İbrahim Peygamberin ateşe atıldığında
düştüğü yer olarak bilinen bu iki göl, kutsal balıkları ve çevrelerindeki
tarihi eserler ile Urfa'nın en çok ziyaretçi çeken
yerleridir.
İbrahim Peygamber, devrin zalim hükümdarı Nemrut ve halkının
taptığı putlarla mücadele etmeye, tek tanrı fikrini savunmaya başlayınca,
Nemrut tarafından bugünkü kalenin bulunduğu tepeden ateşe atılır. Bu sırada
Allah tarafından ateşe "Ey ateş, İbrahim'e karşı serin ve selamet ol"
emri verilir. Bu emir üzerine, ateş suya odunlar da balığa dönüşür. Hz. İbrahim bir gül bahçesinin içersine sağ olarak düşer. Hz. İbrahim'in düştüğü yer Halil-ür
Rahman gölüdür. Rivayete göre Nemrut'un kızı Zeliha
da İbrahim'e inandığından kendisini onun peşinden ateşe atar. Zeliha'nın düştüğü yerde de Aynzeliha
Gölü oluşmuştur. Her iki göldeki balıklar halk tarafından kutsal kabul edilerek
yenilmemekte ve korunmaktadır.
Camiler
ve Kiliseler
İnanç Turizminin önemli merkezlerinden olan Urfa'da Ulu Cami , Hasan Padişah Cami, Halil-Ür Rahman Cami, İbrahim Peygamber'in Doğduğu Mağara Ve Mevlid-İ Halil Cami, Eyyüp Peygamber
Makamı Ve Kuyusu görülebilecek Camilerdir. İsa Kilisesi, Der Yakup Kilisesi Urfa'nın önemli kiliseleridir.
Ulu
Cami (Merkez): Urfa
merkezindeki camilerin en eskilerindendir. Eski bir sinagog iken M.S.
435-436'da ölen Piskopos Rabula tarafından St. Stephon Kilisesi'ne
dönüştürülmüştür. Kırmızı renkteki mermer sütunların çok olması nedeni ile
"Kızıl Kilise" olarak da adlandırılan yapının yerine, 1170-1175
yıllarında Nurettin Zengi tarafından inşa edilmiştir.
Anadolu'daki çok ayaklı camiler grubunda olup, payeler
üzerinde kıble duvarına paralel üç sıra çapraz tonozlarla örtülü, yatık
dikdörtgen planlıdır. On dört sivri kemerli avluya açılan ve payeler üzerine
duran çapraz tonozlarla örtülü son cemaat yeri, Anadolu'da ilk kez Şanlıurfa
Ulu Cami'nde kullanılmıştır. Yapının sekizgen çan kulesi bugün minare olarak
kullanılmaktadır.
Hz. İbrahim'in Doğduğu Mağara Ve Mevlid-İ Halil Cami (Merkez):
Hz. İbrahim, Mevlid-i Halil
Cami avlusunun güneyinde bulunan mağarada doğmuştur. Rivayete göre devrin
hükümdarı Nemrut, bir rüya görür. Sabah rüyasında gördüklerini müneccimlerine
anlatır. Müneccimlerin "Bu yıl doğacak bir çocuk senin saltanatına son
verecektir" demesi üzerine Nemrut, halkına emir salarak o yıl doğacak
bütün erkek çocukların öldürülmesini ister.
Sarayın putçusu Azer'in hanımı bu
mağarada gizlice Hz. İbrahim'i dünyaya getirir. Hz. İbrahim 7 yaşına kadar bu mağarada yaşamıştır. Hz. İbrahim'in doğduğu mağaranın içerisinde bulunan suyun,
şifalı olduğuna ve bir çok hastalığı iyileştirdiğine inanılır.
Balıklı
Göl (Halil-ür Rahman ve Ayn-ı
Zeliha Gölü-Merkez):
Şehir merkezinde olup, içindeki balıklar, etrafındaki asırlık çınar ve söğüt
ağaçları ile tabii bir akvaryum görünümündedir. Göller, Ayn-ı
Zeliha ve Halil-ür Rahman
olmak üzere iki tanedir. Hz. İbrahim Peygamber'in,
devrin hükümdarı Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye ve onları
kırıp parçalayarak tek tanrı fikrini savunmaya başlaması üzerine Nemrut
tarafından bugünkü Şanlıurfa Kalesi'nden ateşe atılır. Bu esnada Allah
tarafından "Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" emri üzerine
ateş suya, odunlar da balığa dönüşür. Hz. İbrahim'in
düştüğü yere "Halil-ür Rahman Gölü"
denilir. Nemrut'un evlatlığı Zeliha da, Hz. İbrahim Peygamber'e aşık olur. Hz.
İbrahim Peygamber için babalığı Nemrut'a yalvarır. Hz.
İbrahim'in ateşe düştüğünü görünce Zeliha da kendini
ateşe atar. Zeliha'nın düştüğü yere de Ayn-ı Zeliha Gölü denir.
Hz. Eyyüp
Peygamber ve Makamı (Merkez): Hz.
Eyyüp peygamberin, M.Ö. 2100 yılında Suriye'de Şam
ile Ramla arasında üst diyarı denilen ülkenin Desniye
köyünde dünyaya geldiği rivayet edilmektedir. Cüzzam
hastalığına tutulan Eyyüp Peygamber, Rahime adlı karısı ile mağarada çile çekmeye devam ederek
Allah'a ibadetten vazgeçmez. Bütün ıstıraplarına rağmen Allah'a asi olmaz.
Sonunda, Eyyüp Peygamber imtihanı kazanır, Allah
tarafından belirtilen şifalı su ile yıkanarak iyileşir, hanımı ile kendisine
mal ve evlat ihsan edilerek daha sonra uzun müddet yaşar. Şanlıurfa merkezinde
bulunan Hz. Eyyüp
peygamberin çile çektiği mağara, Eyyüp Peygamber
Makamı olarak ziyaret edilmektedir.
Eski
Ömeriye Cami (Merkez): Şanlıurfa
merkezinde bulunan bu caminin, mevcut kitabeleri onarım devrine ait olduğundan
inşa tarihi bilinmemektedir. Halk arasında adına dayanılarak caminin Hz. Ömer tarafından yaptırıldığı söylenmektedir. Son cemaat
yerinin doğu duvarında yer alan kitabede caminin 1301 tarihinde Muhammed Ağa
tarafından tamir edildiği yazılıdır. Bu kitabedeki tarih Ömeriye
Caminin Urfa'nın en eski camilerinden biri olduğunu
göstermektedir.
Halil-Ür Rahman Cami (Döşeme Cami-Makam Cami-Merkez):
Halil-ür Rahman Gölünün güneybatı köşesinde yer alan
cami, medrese, mezarlık ve Hz. İbrahim'in ateşe
atıldığında düştüğü makamdan meydana gelen bir külliye halindedir. Cami, M.S.
504 tarihinde (Bizans dönemi) Urbisyus'un maddi
yardımlarıyla monofistler adına yaptırılan Meryem Ana
Kilisesi üzerine XIII. yy.da Eyyübiler devrinde inşa
edilmiştir. Caminin güneydoğu köşesine bitişik kare gövdeli kesme taş minarenin
batı cephesindeki kitabede, Eyyübilerden Melik Eşref Muzafferiddin Musa'nın emriyle 1211 yılında yaptırıldığı
yazılıdır.
Rızvaniye Cami (Zulumiye
Cami-Merkez): Halil-ür
Rahman Gölünün kuzey kenarında yer alan cami, Bizans devrine ait St. Thomas Kilisesi'nin yerine Osmanlıların Rakka Valisi Rızvan Ahmet Paşa
tarafından 1716 yılında yaptırılmıştır.
Hz. Eyyüp,
Hz. Elyasa ve Rahime Hatun Türbeleri (Eyyüp
Nebi Köyü-Viranşehir): Hz.
Eyyüp Peygamberin mezarının, Viranşehir ilçesinden 12
km uzaklıkta Eyyüp Nebi Köyü'nde olduğu rivayet
edilmektedir. Hz. Eyyüp 7
yıl çile çektikten sonra kendisine Allah tarafından nail olunan şifalı su ile
yıkanıp yaralarından kurtulur. Daha sonra eşi Rahime
Hatunla birlikte Eyyüp Nebi Köyünde yaşar. Her
ikisinin türbesi de bu köyde bulunmaktadır.
Eyyüp
Peygamberi görmek için 3 ay yol yürüyen ve çok yakınına geldiği halde göremeden
ölen Hz. Elyasa'nın kabri
de aynı köydedir. Rivayete göre; IV. Murat Bağdat seferinde iken Eyyüp Nebi Köyünde mola verip bir gece konaklar. Rüyasında
birisi kendisine "Kaldığın yer Eyyüp Peygamberin
makamıdır. Sabah kalktığında atının kişneyerek ayağını üç defa vurduğu yere bir
cami ile türbe yaptır." der.
Yine özellikle yöre halkı tarafından anlatılan başka bir
rivayete göre Eyyüp Peygamberin sırtını sürdüğü
kutsal bir kaya kütlesi de bu köyde bulunmaktadır. Hz.
Eyyüp Peygamberi ziyarete gelenler önce Hz. Elyasa'yı (Hz. Eyyüp, "Beni ziyarete gelenler önce Hz. Elyasa'nın türbesini ziyaret
etsin" demiştir.) sonra Hz. Eyyüp'ün
türbesini, daha sonra Rahime Hatunu ve en son da
sırtını sürdüğü kutsal taşı ziyaret etmektedir.
Şuayb Şehri (Harran): Harran'a
45 km mesafede, bir ören yeri olup mevcut kalıntılar Roma Devrine aittir.
Yüzlerce kaya mezarı üzerine kesme taşlardan yapılar inşa edilmiştir. Bu
yapıların bazı duvar ve temel kalıntıları günümüze kadar gelebilmiştir. Şuayb şehri harabeleri arasında bir mağara, Şuayb Peygamberin makamı olarak bilinmektedir.
Ulu
Cami (Harran): Harran Höyüğünün kuzeydoğu eteğinde yer
alan Ulu Cami, 744-750 yıllarında Emevi Hükümdarı II.
Mervan tarafından yaptırılmıştır. Ünlü medresesi,
hamamı, hastanesi ile bir külliye halinde olduğu tahmin edilmektedir.
Anadolu'nun en eski ve en büyük camisi olması bakımından önem arz eden caminin
Selçuklu dönemindeki onarımlarından kalma mimari parçaları, taş süsleme
sanatının son derece güzel örneklerindendir.
Der-Yakup
Kilisesi (Nemrut'un Tahtı-Merkez): Urfa
Kalesinin batısında Damlacık sırtlarında kurulmuş olan bu yapının Hıristiyanlık
dininin doğuşundan sonra yaptırılan ilk kiliselerden olduğu bilinmektedir. M.S.
38 yılında Hıristiyan olan Süryaniler tarafından kurulmuş olduğu tahmin
edilmektedir. Buraya Nemrut'un tahtı da diyenler olduğu gibi Nemrut'un mezarı
diyenler de vardır. Halk arasında Apgarın Dağı da
denir. Süryaniler buraya Deyro D'Nalşotho
(Ruhların Manastırı) demişlerdir.
Deyr-i Mesih (İsa Kilisesi-Merkez):
Bu kilise Tılfındır Mahallesindedir. Hıristiyanlık
tarihinin ilk kiliselerinden olup M.S. 38 yılında Süryaniler tarafından
yapılmıştır. Evliya Çelebi Hz. İsa'nın Urfa'ya geldiğini ve bu kiliseyi ziyaret ettiğini, bu
nedenle buraya Deyr-i Mesih (İsa Kilisesi)
denildiğini yazmaktadır.
Harran
(Harran): Din ve dilleriyle en eski milletlerden biri sayılan
İbraniler, tek tanrıya inanan bir din anlayışını ilk gerçekleştiren kavimdir.
Kutsal kitaplarda anlatılan Sami asıllı Yahudi kavmi, Tevrat'a göre Yehova İbranilerini yöneten İbrahim Peygambere
"Kabileni al ve baba evini (Ur şehri şimdiki Urfa)
bırak, göstereceğim ülkeye git. Orada kavmini büyük bir millet yapacağım."
denmiştir. Yine Tevrat'ta "Abram Harran'dan gittiği vakit, 75 yaşında
idi" denilmektedir. Hz. İbrahim'in evinin kentin
ortasında bulunan höyüğün kuzey eteklerindeki kalıntılar arasında bulunduğu
bilim çevrelerince iddia edilmektedir.
Köprüler
ve Su Kemerleri
Karakoyun Deresi
Karakoyun
deresinin tarihteki adı Deysan Irmağıdır. Urfa'nın batısından doğan, şehir içersinden geçerek Harran Ovası'nda Cüllap
Irmağıyla birleşen bu dere günümüzde kurumuş bir durumdadır. Karakoyun Deresi üzerinde batıdan başlamak üzere doğuya
doğru; Hızmalı Köprü, Millet Köprüsü, Jünstinyen Su Kemeri, Samsat Köprüsü (Eski Köprü), Hacı
Kamil Köprüsü, Beg Kapısı Köprüsü (Kısas Köprüsü) ve
Demir Köprü bulunmaktadır.
Karakoyun Su Kemeri
Millet Köprüsü ile Samsat Köprüsü arasındadır. Bizans
imparatoru Jünstinyen tarafından 525 senesinde
yaptırıldığı tahmin edilmektedir.
Urfa Kalesi
Kentin güneybatı kesiminde, Halil-ür
Rahman ve Ayn-ı Zeliha
Göllerinin güneyindeki Damlacık Dağı üzerindedir. Doğu, batı ve güney tarafı
kayadan oyma derin savunma hendeği ile çevrili, kuzey tarafı ise sarp
kayalıktır.
Çeşmeler
Firuz Bey Çeşmesi
Ulu Caminin doğusuna bitişik olan Eyyübi
Medresesinin güney duvarında yeralan çeşme 1781
tarihinde Firuz Bey tarafından yaptırılmıştır.
Medreseden günümüze sadece 1191 tarihli kitabesi kalmıştır. Aynı yerde bugün
görülen tek eyvanlı medrese, Eyyübiler Devri
medresesinin üzerine 1781 tarihinde Nakibzade Hacı
İbrahim Efendi tarafından yaptırılmıştır.
Hamamlar
Urfa'da
Osmanlı Dönemi'nden kalma 8 hamam bulunmaktadır. Bunlar; Cıncıklı, Vezir,
Şaban, Velibey, Eski Arasa, Serçe ve Sultan
hamamlarıdır.
Hanlar
ve Çarşılar
Urfa'da
Osmanlı Dönemi'nden kalma çok sayıdaki hanın en güzel örnekleri Gümrük Hanı,
Hacı Kamil Hanı, Mençek Hanı, Topçu Hanı, Bican Ağa Hanı, Millet Hanı ve Barutçu Han'dır.
Şanlıurfa'nın Osmanlı döneminden kalma iş hanları ve
çarşılarından oluşan eski ticaret merkezi Gümrük Hanı civarında yoğunluk
göstermektedir. Kazaz Pazarı (Bedesten), Sipahi Pazarı, Koltukçu Pazarı,
Pamukçu Pazarı, Oturakçı Pazarı, Kınacı Pazarı, Bıçakçı Pazarı, Kazancı Pazarı,
Neccar Pazarı, İsotçu
Pazarı, Demirci Pazarı, Çulcu Pazarı, Çadırcı Pazarı, Saraç Pazarı, Attar Pazarı, Tenekeci Pazarı, Kürkçü Pazarı, Eskici
Pazarı, Keçeci Pazarı, Kokacı (Kovacı) Pazarı, Kasap Pazarı, Boyahane Çarşısı,
Kavafhane Çarşısı, Hanönü Çarşısı, Hüseyniye
Çarşıları Gümrük Hanı civarında yer alan ve günümüzde de tarihi özelliklerini
koruyan önemli alış veriş yerleridir.
Ornitoloji
Dünyada soyu tükenmekte olan ve Türkiye'de yalnızca
Birecik'te yaşayan Kelaynaklar Şanlıurfa yöresindeki hayvan türlerinden en
ilgincidir. İbidae soyundan olan Kelaynaklar baş ve
gerdanları tüysüz olduğundan bu adla anılmaktadır. Birecik'ten başka Fas ve
Cezayir'de yaşayan Kelaynaklar kış aylarında Etiyopya ve Madagaskar'a göç
ederler ve şubat ortasından başlayarak Birecik'e gelirler. Kayalık yamaçlarda
yuva kurar, yumurtlama döneminden sonra temmuz ayı ortalarında geri dönerler.
Birecik'te her yıl Kelaynak Festivali düzenlenmektedir.
Geleneksel
Urfa Evleri
Urfa
evleri genellikle harem (halk harem der) ve "oda" denilen selâmlık
kısmı olmak üzere iki bölümden oluşurlar. Bazen bu iki bölüm, aralarından bir
duvarla ayrılmış ve sokak tarafından ayrı birer kapıları olan müstakil iki ev
görünümünü verdikleri gibi, bazen de tek kapıyla girilen selâmlık bölümünden
sonra ikinci bir kapıyla harem bölümüne geçilen bir
plan gösterirler.
Hacı
Hafızlar Evi
Kara Meydan semtindedir. Postahanenin
güneyine bitişik olan bu ev, harem ve selâmlık bölümlü olup geleneksel Urfa evlerinin birçok özelliğini üzerinde toplamaktadır.
1888 yılında inşa edilen bu tarihi ev Kültür Bakanlığı'nca restore edilerek
Devlet Güzel Sanatlar Galerisi haline getirilmiştir.
Sakıbın Köşkü
1796-1876 yılları arasında yaşayan Şair Sakıp Efendi
tarafından yaptırılan bu konak Halepli Bahçe içerisinde bulunur. Nedim Efendi
Konağı gibi harem ve selâmlık olarak geniş bir alana yayılır. 1985 yılında
Şanlı Urfa Belediyesi'nce tamir ettirilmiştir.
Küçük
Hacı Mustafa Hacıkamiloğlu Konağı
(Vilayet
Konukevi) : Şanlı Urfa
Merkezinde, Vali Fuat Caddesi'nin (Büyükyol) Balıklıgöl'e yakın kesiminde Selahattin
Eyyubi Caminin batısındadır. Bu tarihi konak 19.
yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiştir (1890 yılları). Harem ve selamlık
bölümleri vardır. Konakta inşaat malzemesi olarak ünlü Urfa
Taşı kullanılmıştır.
COĞRAFYA
Karacadağ
Şanlıurfa' nın en yüksek noktasını teşkil eder. Güney
yarısında ovalar yer alır. Şanlı Urfa'nın etrafında
çok sayıda mağara; sarnıç; polye; dolin
bulunmaktadır. (Kanlı Mağara; Dedenin Sarnıcı vb.)
Batıdan doğuya doğru Suruç; Harran; Viranşehir-Ceylanpınar; Halfeti; Hilvan ve
Bozova Ovaları en önemli ovaları, Karacadağ; Tektek; Takırtukur; Susuz; Germuş; Nemrut; Şebeke; Arat dağları en önemli dağları,
Fırat Nehri; Culap Suyu; Habur
Nehri en önemli nehirleri ve Atatürk Baraj Gölü; Halil-ür
Rahman Gölü; Aynzeliha Gölü de en önemli gölleridir.
Şanlıurfa iklimi karasal iklim özelliği gösterir. Yazları
çok sıcak ve kurak; kışları bol yağışlı ve nispeten ılıman geçmektedir.
TARİHÇE
Şanlıurfa tarihinin Paleolotik
çağa kadar uzandığı tespit olunmuştur. Kazılarda Neolitik çağ Kalkolitik çağ ve
İlk Tunç çağına ait çok sayıda değerli eserler ele geçirilmiştir.
Bölge, Arami, Part,
Roma, Bizans, Arap, Selçuklu, Selahattin Eyyubi, Moğol, Memlük ve Osmanlı
hakimiyetinde kalmıştır.
NE
YENİR
Yemek kültürü oldukça zengin olan Şanliurfa'da
Ayran çorbasi, çagala aşi, pakla aşi, hitti bastirmasi, sarimsak aşi, isot
çömlegi, erik tavasi,
semsek, has (marul) dolmasi, mimbar,
acir bastirmasi, masluka, lebeni, borani, duvakli pilav, etli köfte (çig
köfte), haş haş kebabi, kemeli kebap, tike kebabi,
tepsi kebabi, frenkli
(domatesli) kebap, kemeli cacik, bostana, koruk salatasi, katmer, aşir aşi, paliza, şillik,
haside, kuymak, zingil, paliza geleneksel yöresel
yemekler arasinda sayilabilir.
NE
ALINIR
Şanlıurfa'da tarihi çarşı ve pazarlarda el dokumacılığı,
tarakçılık, ağaç oymacılığı, saraçlık (dericilik), kürkçülük, bakırcılık,
kuyumculuk ve taş süslemeciliği ürünleri bulunmaktadır.
LİNKLER
Şanlıurfa Valiliği http://www.sanliurfa.gov.tr
YAPMADAN
DÖNME
Çiğ köfte tatmadan,
Harran'ı görmeden,
Urfa'nın
acı kahvesini (mırra) içmeden,
Atatürk Barajını gezmeden,
Balıklı Gölü gezmeden,
Kelaynakları gözlemeden,
Kapalı çarşıdan alışveriş yapmadan,
....Dönmeyin.